yağmura uyandı şimdi bu sensiz şehir
gece
tutkulu iki hece şimdi
sulardan ırağa düşüyor yakamozlar
hayat dökülüyor ölümlerimden
teneşirde bir aşk yıkanıyor
doğuyorum yıldızsız bir mehtapta yeniden
düşlerimi kirletiyor bir aşk
kaçıp kurtulamıyorum ellerinden
kandiller karanlık saçıyor
bir adam
adam gibi bir adam
dostuna kıyıyor bir pusuda
bir cengaver namertlik dileniyor ağlayarak
keşkeler dökülüyor gönlünden
çöle zehir yağıyor en bedevi bulutlarla
dudaklarım kuruyor
yarım yanıyor
yarımı sel basmakta
bir sultan
en asil kabuslarla uyanıyor
en sefil uykulardan
bir savaşçı kaybettiği şehirlere yanıyor
adamlığı öğretiyor bir fahişe
bütün satılık bilgeliğiyle
bir leyla ölüyor
bir mecnunun aşk dolu ellerinde
kalem kırıyor bir ümmi için hâkimler
katiller kanun yazıyor hoyratça
darağacında
intihar ediyor bir masum
tutkusunu yitiriyor gece
sönüyor güneşe küsmüş bütün yıldızlar
bir ağustos böceğinin ateşinde
bir martı
aciz bir gökyüzünü taşıyor kanatlarında
yıkılıyor istanbul
ruhumdaki hüzün kuşağında
ışıkları eriyor şehrin
karanlık bir yorgan üstümüzdeki
kafiyesiz her yaşanmışlık nedense
sığmıyor belki bu yüzden hayat
hiçbir şairin
hiçbir şiirine
hürriyetsiz
tutsak kentlerindeyim aşkın şimdi
dakikalar ölüyor gözümün önünde
sen ölüyorsun
ki
ben ölüyorum ey sevgili
zamansız bir zamanda
en muamma
en mülteci
en vatansız yanımda
düşlerimi kirletiyor bu dünya
kaçıp kurtulamıyorum hiçbir şeyden
düşlerimi kirletiyor bu aşk
kaçıp kurtulamıyorum senden
Copyright: Sebahattin Çelebi